İçeriğe geç

Küslük nedir TDK ?

Giriş

Merhaba arkadaşlar, bugün sizlerle birlikte çok tanıdık ama üzerinde yeterince düşünmediğimiz bir kavramı konuşacağız: Türk Dil Kurumu’na (TDK) göre “küslük” nedir? Hepimiz hayatımızda mutlaka “küslük var” cümlesini kurduk ya da duyduk — ama bu kelimenin hem anlamına hem de ilişkilerimizi şekillendiren derin etkilerine birlikte bakmak, biraz farklı bir bakış açısı kazandırabilir. Samimi bir sohbet havasında, konunun kökeninden günümüze, geleceğe doğru bir yolculuğa çıkalım.

Küslük Nedir? TDK Çerçevesinden Tanım

“Küslük” gündelik dilde sık kullanılan bir ifade: bir kişi ya da kişilerle yaşanan kırgınlık nedeniyle iletişimin kesilmesi ya da soğuk bir mesafenin gelişmesi durumu. Ancak işin biraz detayına indiğimizde, bu ifade sadece “bir süredir konuşmuyoruz” demekten çok daha fazlasını taşır. Resmî bir TDK tanımı bulmak zor olabilir; çünkü “küslük” kelimesi güncel Türkçe sözlüklerinde başlık olarak her zaman yer bulamayabiliyor. Yine de, “küsmek”, “küs kalmak”, “küs” gibi kavramlara bakarak “küslük”ün anlam alanını çıkarabiliriz.

Özetle: İki ya da daha fazla kişi arasında kırgınlıkla başlayan; zamanla sessizlik, uzaklık veya iletişimsizlik formuna bürünen ilişki hâli diyebiliriz. Bu tanım, kelimenin sıradan kullanımının ötesine geçerek düşündürücü hale geliyor.

Tarihsel ve Kültürel Kökenler

“Küslük” gibi sosyal ilişkilere dair kavramlar, sadece bireysel düzeyde değil kültürel düzeyde de anlam taşır. Geleneksel Türk toplumlarında, aile, akrabalık, komşuluk ilişkileri güçlüdür; böyle bir ortamda bir kişiyle “küslük de” sosyal işaret haline gelir — sessiz bir mesaj, “şu kişiyle şimdilik işimiz yok” demektir.

İslamî öğretilerde de, bir kardeşine küs duran kişinin hâli üzerine uyarılar vardır: üç günden fazla küs kalmanın uygun olmadığı yönünde rivayetler aktarılır. Bu, küs durmanın sadece bireysel bir tercih değil, sosyal ve etik bir yük taşıdığını gösterir.

Dolayısıyla, küs‑kalmak/hâli olarak küslük, ilişkiler ağı içinde hem duygusal hem de toplumsal bir “duraklama” ya da “askıya alma” belirtisidir.

Günümüzde Küslüğün Yansımaları

Bugün baktığımızda, küslük yalnızca eski mahalle ilişkilerinde değil; dijital çağın tüm arenasında karşımıza çıkıyor. Mesela:

WhatsApp, mesajlaşma, sosyal medya üzerinden bir kişiyle birden sesi kesmek, görünmez olmak, “okundu” işaretiyle kalan sessizlik…

Aile veya arkadaş çevresinde yüz yüze görüşülse bile konuşulmayan konu, atlanılan kişi, adeta var ama yok sayılan bir ilişki hâli.

İş yerinde ya da ekip ortamında profesyonel görünse de ruhta bir küslük var: “O kişiyle bir şey konuşmuyoruz ama aynı ofisteyiz.”

Bu tür davranış biçimleri, küslüğün sadece kişisel kırgınlıkla sınırlı olmadığını; iletişim biçimlerimizi, sosyal çevremizi ve ruh halimizi etkilediğini ortaya koyar.

Küslüğün Gelecekteki Potansiyel Etkileri

Dijital izolasyon: İletişimin dijitalleşmesiyle birlikte, küslük hâli daha da gizli, daha az yüz yüze belirgin hale gelebilir. “Sessiz kalmak” yerine “görünmez kalmak” gibi yeni versiyonları olabilir.

Duygusal sağlığa etkisi: Küslük uzun süre devam ederse, kırgınlık içselleşebilir; bu da yalnızlık ya da sosyal bağlantı eksikliği hissini tetikleyebilir.

Toplumsal bağların çözülmesi: Bir grup içinde küçük küslüklerin birikmesi, dayanışma, yakınlık ve güven gibi sosyal bağları zayıflatabilir.

Yeniden dönme ve onarım imkânı: Öte yandan, küslük ilişkilerde bir duraklama alanı açar; bu durakta farkındalık gelişebilir, iletişimi yeniden başlatma fırsatı doğabilir. Belki gelecekte, “küslükten çıkma” üzerine yeni sosyal normlar ya da araçlar gelişebilir.

Arkadaşlar Arası Sohbet: Küslükle Yüzleşmek

Evet, bu kavram kulağa biraz ağır geliyor olabilir ama unutmayalım: küslük bir ilişkiye son değil, ara verebilecek bir duraktır. Mesela:

“Ne zaman sesimizi kesmişiz?” diye birlikte düşünmek, kırgınlığı görünür kılar.

Bir selâm göndermek, küçük bir arama yapmak ya da basit bir mesajla “İyi misin?” demek, küslüğün soğuk duvarlarını yıkabilir.

Küslük hâlini sadece ‘beni üzdü, konuşmayacağım’ biçiminde tutmak yerine, “Ne için küstük?” ve “Tekrar nasıl konuşabiliriz?” sorularını sormak, ilişkilerimizi güçlendirebilir.

Küslük, kaçınılmaz olabilir; ama alışkanlık haline geldiğinde hem bizim hem ilişkilerimizin ruhuna dokunur.

Sonuç olarak, “küslük” sadece bir kelime değil—ilişkilerimizin sessiz gölgesidir. Bu gölgeyi fark etmek, onunla konuşmak ve gerekiyorsa ışık tutmak, bizi hem birey hem grup olarak daha sağlam hâle getirebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort
Sitemap