Görmek Kitabı Ne Zaman Yazıldı? Öğrenmenin Işığında Bir Farkındalık Yolculuğu
Bir eğitimci olarak inanırım ki öğrenme, insanın yalnızca bilgi edinme süreci değil, aynı zamanda kendini ve çevresini yeniden anlamlandırma yolculuğudur. Her kitap, her düşünce, her deneyim — bireyin “görme” biçimini dönüştürür. José Saramago’nun Görmek adlı romanı da bu dönüşümün edebi bir sembolüdür. Saramago, 2004 yılında yayımlanan bu eserinde, görmenin yalnızca fiziksel bir eylem değil, ahlaki ve toplumsal bir bilinç meselesi olduğunu ortaya koyar.
Ancak bu yazıda, sadece “Görmek kitabı ne zaman yazıldı?” sorusuna cevap aramayacağız; aynı zamanda “ne zaman okunmalı, nasıl anlaşılmalı ve eğitimde neyi temsil eder?” sorularını da irdeleyeceğiz.
Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü
Eğitim, bireyin dünyayı “görme biçimini” değiştirme sanatıdır. Öğrenciler yalnızca bilgiyle değil, bakış açılarıyla eğitilirler. Bu açıdan Görmek, bir roman olmanın ötesinde, insanın öğrenme yolculuğunun metaforik bir temsilidir. John Dewey’in deneyim temelli öğrenme yaklaşımı, öğrenmenin yalnızca öğretmen merkezli değil, yaşantı merkezli bir süreç olduğunu savunur. Saramago’nun karakterleri de “görmeyi” öğrenirken acı, kaos ve farkındalık içinden geçer. Romanın 2004’te yazılmış olması, onun zamanını aşan evrensel bir eğitim mesajı taşımasını engellemez — çünkü “görmek”, her dönemde yeniden öğrenilmesi gereken bir beceridir.
Pedagojik Açıdan ‘Görmek’
Pedagojik açıdan Görmek, eleştirel düşünmenin bir modelidir. José Saramago, toplumsal düzenin içinde “görmeyen” ama itaat eden bireyleri sorgular. Bu da bizi Paulo Freire’in “ezilenlerin pedagojisi”ne götürür. Freire’ye göre, öğrenme bir özgürleşme sürecidir; birey, dünyayı eleştirel biçimde “okumayı” öğrendiğinde gerçekten öğrenmiş olur.
Saramago’nun romanında da insanlar seçim sandığına gidip boş oy kullanırlar — bu bir eylemdir ama aynı zamanda bir öğrenmedir. Körlük romanındaki pasif toplum, Görmekte farkındalığa ulaşır. Eğitim de böyledir: önce körlükle başlar, sonra sorgulamayla devam eder, en sonunda bilinçle son bulur.
Öğrenme Kuramlarıyla Görmek Arasındaki Bağ
Eğitim bilimi açısından, Görmek romanı birçok öğrenme kuramıyla ilişkilendirilebilir:
– Konstrüktivist Yaklaşım: Öğrenme bireyin kendi deneyimleriyle bilgi inşa etmesidir. Romanın karakterleri, kendi “görme” süreçlerini deneyimle inşa ederler.
– Sosyal Öğrenme Kuramı (Bandura): Bireyler gözlem yoluyla öğrenir. Ancak Saramago’nun dünyasında “gören” azdır; bu da toplumun öğrenme döngüsünün kırıldığını gösterir.
– Dönüşümsel Öğrenme (Mezirow): Gerçek öğrenme, bakış açısının değişmesidir. Görmek, bireyin içsel dönüşümünü ve ahlaki farkındalığını temsil eder.
Eğitimci açısından bu roman, öğrencilerin yalnızca bilgiyi değil, eleştirel düşünmeyi öğrenmeleri için bir aynadır. “Ne zaman yazıldığı” değil, “ne zaman fark edildiği” asıl önemlidir.
Toplumsal Öğrenme ve Bilinçlenme
Bir toplumun öğrenmesi, bireylerin öğrenmesiyle mümkündür. Saramago’nun distopik evreninde insanlar bir kez daha seçime gider, ama bu kez “görmeyi” öğrenmişlerdir. Bu durum, toplumsal öğrenmenin pedagojik karşılığıdır.
Bir okul düşünün: öğrenciler pasif olarak ders dinliyor, sorgulamadan cevap veriyor. Bu ortamda bilgi vardır ama öğrenme yoktur. Görmek kitabı, işte bu farkı anlatır — bilgiyi değil, bilinci öğretir.
Toplumun demokratik bilinç kazanması da benzer bir süreçtir. Görmek, öğrenmek gibidir; çaba ister, sorgulama ister, cesaret ister. Eğitim sistemleri de tam olarak bu üç öğeyi geliştirdiğinde, bireyler yalnızca “okuyan” değil, “gören” yurttaşlara dönüşür.
Eğitimde Körlükten Görmeye Geçiş
Eğitimciler için en büyük görev, öğrencinin gözünü değil, zihnini açmaktır. Görmek kitabı bu sürecin edebi bir temsilidir. Körlük, bilgisizliği değil, farkındalık yoksunluğunu temsil eder.
Bir öğrenci formülleri ezberleyebilir ama toplumsal adaletsizliği görmüyorsa, hâlâ “kör”dür. Bu noktada romanın 2004’te yazılmış olması, bugünün eğitimine güçlü bir ayna tutar: Ne kadarını gerçekten görüyoruz? Ne kadarını anlamlandırıyoruz?
Sonuç: Görmenin Pedagojisi
Görmek kitabı ne zaman yazıldı? Cevap 2004.
Ama asıl soru şudur: biz onu ne zaman okuduk, ne zaman anladık, ne zaman gerçekten “gördük”?
Her eğitim süreci, bir “görme süreci”dir. José Saramago’nun romanı, öğretmenlere ve öğrencilere aynı çağrıyı yapar: bakmayı bırakın, görmeyi öğrenin.
Öğrenme, bir tür aydınlanmadır; her öğrenci, kendi karanlığından çıkarken bir sayfa daha çevirir. Belki de en önemli ders budur: Bilmek, görmekle başlar — görmek ise anlamla.