Bir harf üzerinden yapılacak tartışma ne kadar derin olabilir, değil mi? Ama işin içine harekesiz elif girince işler değişiyor. İslam’ın en temel öğelerinden biri olan Arap alfabesindeki “elif” harfi, bazen dil bilimcilerin bazen de edebiyatçıların tartışmalarına konu olmuş bir sembol. Ancak, asıl mesele bu harfin neden hareketsiz olduğu. “Harekesiz elifin amacı nedir?” diye sorarsanız, alacağınız yanıtlar kadar farklı bakış açılarıyla karşılaşmanız da kaçınılmaz. Peki ama biz, bu kadar basit gibi görünen bir harfi gerçekten anlamak zorunda mıyız?
Harekesiz elif, aslında Arap harfleri arasında en temel yapı taşı olarak kabul edilir. Arapça’da her harfin bir ses karşılığı ve anlamı vardır, ancak elif durumu biraz daha farklıdır. Söz konusu elif harekesiz olduğunda, bu harf hem anlamın taşıyıcısı, hem de şekliyle kendisini gösteren bir sembol olarak kalır. Buradaki “harekesiz” durumu, aslında anlamı yüklemeden önceki durumu simgeler. Harekeli elifin ise sesli bir biçimi vardır; oysa harekesiz elifin yalnızca görsel bir fonksiyonu vardır, bazen bu fonksiyon bile bilinçli olarak göz ardı edilir.
Bununla birlikte, harekesiz elifin sadece görsel olarak değil, fonetik açıdan da büyük bir önemi vardır. Ancak burada, harekesiz elifin bir “sessizlik” hâli taşıdığı gerçeğiyle yüzleşmemiz gerekiyor. Yani harekesiz elifin fonksiyonu, aslında sesin yokluğunu simgeliyor olabilir. Peki, sesin yokluğu bu kadar önemli mi? Bunu düşünmek gerekir.
Arap harflerinin en sade haliyle, harekesiz elifin durumu, bir anlamda insanlık durumunun sembolü gibi algılanabilir. Hareketsizlik, çoğu zaman pasifliği ve tepkisizliği simgeler. Yani, harekesiz elifin kimseyi etkilememesi, aslında kendisinden beklenen “etki”yi göstermemesi, bizim zaman zaman içine düştüğümüz sessizliği ve tepkisizliği de sembolize ediyor olabilir. Peki, bir harf gerçekten bu kadar derin bir anlam taşıyabilir mi?
Bazı kültürler, harekesiz elifin, insan ruhunun içsel bir çelişkiyi ve çözüm arayışını simgelediğini savunur. Bu, doğal olarak kişisel bir bakış açısıdır ve elbette dinleyicisi ya da okuru olabilir. Fakat, harekesiz elifin sürekli “yokluk” ile ilişkilendirilmesi de sıkça karşılaşılan tartışmalı bir yaklaşımdır. Elif’in bir sessizlik değil, belki de derin bir anlam taşıyor olması gerektiği üzerinde durulabilir.
Kadın ve erkek bakış açıları, kelime ya da harflerde de farklılık gösterebilir. Erkekler daha çok stratejik ve problem çözme odaklıdır, yani onlar için harekesiz elifin fonksiyonu çözülmesi gereken bir matematiksel denklem gibi olabilir. Hareketsiz elifin bir anlamı yokmuş gibi görünen hâli, erkeklerin daha yapılandırılmış ve net dünya görüşüyle uyumsuzdur. Onlar için bu tür bir “sessizlik” sadece bir boşluktur, bir yer doldurulması gereken bir alan.
Kadınlar ise daha çok empatik ve insan odaklıdır. Bu nedenle harekesiz elifin arkasındaki boşluğu anlamlandırma, ona ruhsal bir derinlik kazandırma konusunda erkeklere göre daha istekli olabilirler. Bir harf bir insan gibi düşünüldüğünde, harekesiz elifin arkasındaki sessizlik, kadınlar için daha çok bir duygusal okuma alanı oluşturur. “Ses yok ama yine de bir şey var” diyebiliriz. Kadınların bakış açısına göre, harekesiz elifin varlığı bir “görünmeyen” anlam taşıyabilir.
Sonuç olarak, harekesiz elif üzerine yapılan tartışmalar, dilin yapısına dair soruların ötesine geçiyor. Bu harf, sadece fonetik değil, bir kültürün de sembolüdür. Ama burada asıl soru şu: Gerçekten harekesiz elifin amacını öğrenmek, bizim için bir anlam taşıyor mu? Eğer harfler de insanlar gibi bir şeyler anlatmaya çalışıyorsa, bu sessizlik acaba tam anlamıyla anlaşılmaya değer mi? Yoksa bu sessizliği, anlamın aslında bir çeşit gizemi olarak mı görmeliyiz?
Bir harfin bile anlamının bu kadar geniş bir yelpazeye yayıldığı bir dilde, harekesiz elifin bizlere ne sunduğunu sorgulamak, belki de bu sorgulamanın kendisi doğru bir başlangıçtır.